BU YAZININ PODCASTİNİ AŞAĞIDAN DİNLEYEBİLİRSİNİZ.
Hepimiz bu hayata bir şeyler yapmaya, yaşamaya, hayallerimizi, isteklerimizi gerçekleştirmeye geliyoruz. Kimimizin çok büyük işler başardığı oluyor, kimimizin ise ufak ama güzel şeyler. Haliyle hepimiz istediğimiz doğrultuda yaşamak istiyoruz bu hayatı ama toplum ve çevremizdeki insanlar buna ne kadar müsaade ediyor tartışmaya son derece açık bir konu…
Evet bazen hepimiz düşünüyoruzdur, düşünmeyenimiz varsa da mutlaka hayatının bir anında düşünmüştür eğer düşünmediyse de bu yazı vesilesiyle düşünme fırsatı bulmuştur, biz ne için yaşıyoruz? Kim için yaşıyoruz? Bu hayatı biz mi yaşıyoruz yoksa başkalarının istekleri doğrultusunda şekillendiriyor muyuz? İşte asıl soru bu!
Kimimiz annemiz için, kimimiz babamız için, kimimiz kardeşimiz için kimimiz de bir başkası için bir şeyler yapıyoruz bu hayatta. İyi ya da kötü fark etmez, sonuçta bizim hayatımızı şekillendiren şeyler oluyor bu yaptıklarımız ve belki de hayatımız olmaması gereken bir yola giriyor… E tabi ki sonrada onu toparlamak bize kalıyor!
Demek istediğim şu aslında, başkalarının istekleri ve bizden beklentileri doğrultusunda yaşamaya çalıştıkça hayatımızı dönüşü olmayan kötü yollara sokup sonra oradan kurtulmak için debelenip duruyoruz… Kaçımız başarılı oluyoruz diye soracak olursanız, benim cevabım pek iç açıcı olmayacaktır sizler için çünkü bana göre birçoğumuz bu yollardan kendimizi kurtaramıyoruz. Ya bozulup yolun ortasında kalan araba gibi öylece kala kalıyoruz ya da şarampole yuvarlanıp kendimizi tepe taklak olmuş bir şekilde buluyoruz. Tabi bunu yaşamak hiç de hoş olmuyor! Bu durumu kurtarmaya çalışırken daha da dibe vuruyoruz çünkü, kontrolü ele almaya çalıştıkça daha çok kaybediyoruz aslında… Neden mi? Cevap basit, başkalarını dinlemeye, önemsemeye devam ediyoruz çünkü, ne zaman ki bu hayat benim deyip kontrolü tamamen ele alırsak işte o zaman yavaş yavaşta olsa değişiyor bir çok şey. Bu satırları yazarken anlattığım duruma uygun çok güzel bir söz geldi aklıma, o söz aynen şöyle; “Kaptan da biziz, tayfa da!” İşte tam olarak bu söz anlatmak istediğimi anlatıyor aslında, hayat bir denizse, biz de bir kaptansak eğer ve o gemiyi ne pahasına olursa olsun açık denizlerde batmadan, fırtınalara yenilmeden götürmek zorundaysak o limana, kaptan da biz olmalıyız, tayfa da!
Böyle diyorum ama size gerçekten değer veren ve sizi gerçekten olduğunuz gibi kabul edip, seçimlerinizi sorgulamak yerine her zaman tam destek veren insanları da geride bırakmayın tabi ki, alın tayfanıza onları da, daha da güçlü olursunuz. Aile ya da yedi kat yabancı hiç fark etmez! Size destek olan herkesi baş tacı etmek size hiçbir şey kaybettirmez! Tam tersine çok şey kazandırır. Çünkü bazen bir insanın size yürekten verdiği destek birilerinin size yüreksizce verdiği yapmacık destekten çok daha önemli ve değerli olabilir. Belki sülalenin yarısı desteklememiştir, belki ailen karşı çıkmıştır olabilir, işte o zaman o insan sana destek olup belki de ayakta kalmanı sağlamıştır. Tabi bu durum tam tersi içinde geçerli. Kimi zaman aileniz, sülaleniz size destek olabilir ama bu sefer de o yedi kat yabancı dediğimiz insan ve toplum köstek olur bu sefer, bu köstek olanlar herkes olabilir, öğretmeniniz, arkadaşınız, patronunuz, iş arkadaşınız, dostunuz bildiğiniz hatta kardeşiniz bildiğiniz insanlar bile yapabilir bunu, sizi şekillendirmeye, bir şeylerden vazgeçirmeye çalışabilir. Siz onları boş verin, doğru bildiğiniz yoldan devam edin! Eğer dönülmez bir yere girseniz bile en azından sizin seçiminiz, o gemiyi limana götüremezsiniz belki ama pişman da olmazsınız! Gemiyi yürüten sizseniz, seçimi yapan sizseniz, gemiyi batırmanız çok da önemli değil, sonuçta o hayat sizin ve o hayatı siz yaşayacaksınız başkası değil!
Başkaları sizi yönlendirmeye çalışacaklar çünkü bazı insanlar çok bildiklerini zannederler, kimisi gerçekten bilir ama bu çoğunluk o kadar azdır ki o yüzden gerçekten sevmediğiniz, gerçekten güvenmediğiniz ve her şeyden önemlisi gerçekten inanmadığınız hiçbir insanı umursamayın, boş verin, onlar yönlendirmeye çalışsınlar, dümeni siz tuttuğunuz sürece onlar sadece konuşmakla yetinirler! Arabada giderken navigasyonun yol tarifi yapması gibi düşünebilirsiniz bunu, direksiyon sizin elinizde olduğu sürece kimse yön veremez hayatınıza, vermemelidir de zaten, buna müsaade etmemelisiniz! Herkese verilen bir hayat var ve herkes kendi hayatını yaşamalı, başkaları için değil, başkaları için yaşanmış hayat heba edilmiş hayattır! Bırakın başkalarını kendi kafanıza göre yaşayın, kimi zaman yüreğinizi, kimi zaman aklınızı dinleyin ama sakın başkalarını dinlemeyin! Bırakın onlar konuşsun, en iyisini bildiklerini iddia etsinler, siz kontrolü kimseye teslim etmeyin, eğer ederseniz bir daha geri alamazsınız çünkü.
Onlara da verilen bir hayat var, size de. Birçok insan yaşayamadığı hayatı başkasına yaşatmaya çalışır ondan oluyor zaten ortaya çıkan birçok problem, herkes en iyisini bildiğini iddia ederek, müdahale ediyor bir başkasının hayatına, sizde biraz iyi yürekliyseniz eğer, onu kırmayayım, bunu üzmeyeyim, bunu mutlu edeyim derken bir bakmışsınız ki kontrolü teslim etmişsiniz başkalarına, yaşamanız gereken hayat oyuncak olmuş başkalarının ellerinde!
Kontrolü sizde olsun hayatınızın, gerekirse deneme tahtasına çevirin, gerekirse yaşamayı hiç beceremeyin, zerre hakkını veremeyin hayatın, hiç önemli değil, başkaları için yaşayacağınıza, kendiniz için yaşayın! Emin olun zerre pişman olmayacaksınız, eğer olur da pişman olursanız daha büyük pişmanlıklar yaşamamış olduğunuzu hatırlayın, başkası için heba edip yaşayamayacağınız hayatı, en azından deneyerek heba etmiş olacaksınız ki bence başkası için yaşamadığınız sürece o hayat heba olmuş sayılmaz. Eğer başkası için yaşayıp kendinizden verirseniz heba etmiş olursunuz, o yüzden boş verin başkalarını, bir yere kadar başkalarını düşünün, kendinizi bitirecek kadar hiç kimseyi düşünmeyin çünkü en çok kendiniz üzülürsünüz, bunu iyi bilin! Değmeyecek insanlara harcadığınız zamanın, yaşayamadan elinizden kayıp giden hayatın arkasından baka kalmayın, yaşayın! Boş verin yanlış yapmayı ya da başkalarını, doğru da sizin, yanlış da, sadece yaşayın! Başkaları için değil, kendiniz için yaşayın!