Uzun bir aranın ardından herkese merhaba! Uzun süren sessizliğimi yazımın başlığında da gördüğünüz gibi ülkemizin köklü heavy metal grubu olan Pentagram’ın 30. yılına özel yayınladığı Akustik albümüyle bozuyorum!
Hepimizin de bildiği gibi Pentagram ülkemizin köklü gruplarından bir tanesi, gerek ülkemizde, gerekse dünya genelinde birçok kez adından söz ettirmiş, sayısız mekan ve festivalde sayısız konserler vermiş bir grup. Pentagram dediğiniz zaman aklınıza grubun adının anlamı olan beş köşeli bir yıldız değil, grubun sayısı şu an 5 olsa da sayısız isimde ki rock yıldızlarından oluşan üyeleri gelir, biliyorsunuz ki Pentagram 30 yıllık geçmişi boyunca birçok rock yıldızını bünyesinde barındırmış ve ülkemizin de bu rock yıldızlarını kazanmasına vesile olmuş bir gruptur! Hepimiz biliyoruz tabi ki ama ben yine de bahsetmeden geçmek istemiyorum, bu rock yıldızlarına örnek olarak Ogün Sanlısoy, Murat İlkan ve Demir Demirkan gibi isimleri verebiliriz. Bu üç isimde Pentagram’da olduğu süre boyunca farklı izler ve tatlar bırakmıştır metal müzik adına. Zaten daha sonra hepimizin bildiği gibi her bir isim ayrı ayrı solo kariyerlerine devam ederek, Türkiye’nin en büyük rock starlarından olmuşlardır.
Konuyu daha fazla dağıtmadan Pentagram Akustik albümüne geri dönelim. Şimdi eminim ki birçoğumuzun aklından geçmiştir, “Pentagram gibi sert ve sağlam müzik yapan bir grup neden akustik albüm yaptı ki?” sorusu. Bu sorunun cevabı ise şu şekilde, bu proje aslında çok önceden düşünülmüş fakat 30. yılda yapmak nasip olmuş, dediğim gibi her ne kadar farklı bir izlenim uyandırsa da iyi ki yapmışlar bu albümü. Mesela ben albümü dinlemek için ilk oynat tuşuna bastığımda düşünmedim değil, acaba nasıl bir şey çıktı diye. Gerçekten beğenecek miyim bunca sert albümden sonra gelen bir akustik albümü diye düşündüm, neyse ki endişelerimin boşa olduğunu gördüm oynat tuşuna bastıktan birkaç dakika sonra. 🙂
Zaten yine bildiğimiz Pentagram şarkılarıyla karşı karşıyayız bu albümde de, hepsine öyle bir yakışmış ki akustik versiyon, hiçbirini yadırgamadan zevkle dinleyebiliyorsunuz. Zaten grup üyeleri ince eleyip sık dokumuş şarkıları seçerken belli ki. Hazır yeri gelmişken albüm hakkında ufak bir keşkem var, onu dile getirmeden geçemeyeceğim. Keşke bu albümde “Doğmadan Önce”de yer alsaydı demedim değil playlisti görünce. Pentagram’ın en sevdiğim şarkılarından biri olmasının yanı sıra, gerçekten efsane sözlere sahip bir şarkı olduğu için özellikle akustik halini dinlemek isterdim. Yarın bir gün konserlerde repertuvarların genişletileceğine dair edindiğim bilgiye dayanaraktan şunu söyleyebilirim, yarın bir gün herhangi bir yerde ki herhangi bir konserde “Doğmadan Önce”yi akustik olarak duyabiliriz belki, neden olmasın? 🙂
Playlistten bahsetmişken Pentagram Akustik albümünün şarkı listesi ise şu şekilde;
- Apokalips
- Geçmişin Yükü
- Uzakta
- No One Wins The Fight
- Fly Forever
- Gündüz Gece
- Anatolia (feat.Şebnem Ferah)
- In Esir Like An Eagle
- For The One Unchanging
- Give Me Something To Kill The Pain
- Sonsuz
Yukardaki listede görmüş olduğunuz gibi Pentagram Akustik albümü 11 şarkıdan oluşmakta. Bu 11 şarkıdan sonuncusu olan “Sonsuz” albüm çıkmadan bir hafta önce biz dinleyicilerin beğenisine sunulmuştu. Ben başta olmak üzere birçok müziksever de oynat tuşunu çökertmiştir diye düşünüyorum 🙂 Sonsuz zaten ilk haliyle de akustikten pek farklı sayılmazdı bana göre ama bu hali bir başka tatta olmuş, ilk haline göre daha çok hoşuma gittiğini net bir şekilde söyleyebilirim. Albümün bir diğer şarkısı olan “Geçmişin Yükü” ilk çıktığı günden itibaren en sevdiğim Pentagram şarkısı olmuştur, bu şarkının akustik halini duymak son derece hoş bir durum oldu benim için. “No One Wins The Fight” şarkısında ki Ogün Sanlısoy yorumu bence albümün en iyi yorumlarından bir tanesi olmuş! Albümü ilk dinlediğim andan itibaren öne çıkan iki ya da üç performanstan biriydi benim için, akılda kalıcı derler ya aynen o hesaptı işte! Aynı şekilde yine Ogün Sanlısoy’un yorumladığı “Fly Forever” şarkısı da akılda kalıcı bir yer edindi bende, yine bu şarkıda grubun eski üyelerinden olan ve 1993 yılında şehit düşen Ümit Yılbar anısına albümde yer verilmiş olması ayrı güzel bir ayrıntı olarak göze çarpıyor. Bazı arkadaşlar yorumlarda sitemde bulunmuşlardı bu konu hakkında, onlara da buradan duyurmuş olayım. Albümün bir diğer öne çıkan Performansı ise Aşık Veysel’e ait olan “Gündüz Gece” yani nam-ı diğer “Uzun İnce Bir Yoldayım” şarkısı oldu benim için. Yine bu şarkıda grubun eski vokalistleri Ogün Sanlısoy ve Murat İlkan, grubun şu an ki vokalisti Gökalp Ergen ile şarkıyı beraber yorumladı. Bu parçayı daha da anlamlı yapan bir diğer ayrıntı da bu oldu. Albümde ki 7. Şarkıya geldiğimiz de ise Şebnem Ferah yorumuyla “Anatolia” şarkısını görüyoruz. Albümde ki her bir şarkıyı ayrı ayrı severek dinledim fakat albümde ki beni rahatsız eden ilk ve tek şey “Anatolia” şarkısının bana göre yetersiz olan Şebnem Ferah yorumu oldu. Ben bir müzisyen değilim, müzik konusunda profesyonel bir insanda değilim fakat bir dinleyici olarak yeterli gelmedi benim için. Kesinlikle kimseyi kötülemek gibi bir niyetle söylemiyorum bunu, sadece bir dinleyici olarak fikrimi dile getirmeden geçmek istemedim. Yoksa bende birçoğunuz gibi Şebnem Ferah’ı severek dinleyenlerdenim. Benim gibi bu şarkıda ki yorumu yetersiz gören dinleyiciler olduğu gibi, yeterli gören dinleyicilerde var tabi ki, onlara da saygı duyuyorum, onlarında bana saygı duyacağına hiç şüphem yok.
Birazda albümün kartonetinden ve içeriğinden bahsetmek istiyorum, zaten fotoğraflarda da albümün içeriğini görüyorsunuz. Öncelikle Pentagram’ın o muhteşem logosunun bizi karşılaması çok hoş olmuş, bunun yanı sıra Pentagram logosunun gitarın içerisine yerleştirilmiş bir şekilde sunulması görsellik açısından çok çok daha güzel bir görüntü ortaya çıkarmış, kısacası albüm kapağına bayıldım! Harika bir albüm kapağı olmuş! Zaten albümün grafik tasarımı da yine grubun önemli ismi Hakan Utangaç ve eşi Hale Utangaç’ın imzasını taşıyor.
Albümün kapağını açtığımızda bizleri bu güzel albümdeki şarkıların oluşmasında emeği geçen isimler karşılıyor. Değinmek istediğim bir başka konu da albüm CD’sinin üzerinde ki Akustik yazısının resmen parlaması, gerçekten acayip güzel bir görüntü oluşmuş.
Aynı şekilde albümde ki şarkı sözlerinin yer aldığı kartonette de grup üyelerinin grafik işlemden geçirilerek farklı bir hava katılmış olan fotoğrafları bir başka dikkat çeken ayrıntı oldu benim için. Onun dışında kartonet hakkında son olarak söylemek istediğim albümün arka kısmında ki 30. yıla ithafen yapılmış olan ve “Gidenlerin Ardından” notuyla albümün içerisinde de yer alan grafik çalışması.
Bunların dışında zaten bildiğimiz albüm kartonetlerinde bulunan şeyler var. Özetle albüm kartoneti Pentagram’a yakışır bir güzellikte olmuş. Albüm kartonetiyle ilgili bölümü kapatmadan önce şunu da belirtmek isterim, keşke albümü alan dinleyicilere yine 30. yıla özel bir güzellik yapılıp da aşağıda görmüş olduğunuz o muhteşem fotoğraf poster olarak sunulsa sanki tadından yenmezmiş diye düşünmeden de edemedim. 🙂
Yazımın sonlarına doğru yaklaşırken Pentagram’ı Pentagram yapan herkese, eski grup üyelerinden şimdikilere (ve eğer olacaksa bundan sonrakilere), hepsine ayrı ayrı çok çok teşekkür ediyorum, hem kendi adıma, hem de bütün Pentagram dinleyicileri ve ülkemizde ki Heavy Metal dinleyicileri adına. Unutmadan konserlerde de yine efsane bir kadro Pentagram dinleyicilerini bekliyor olacak, imkanı olan arkadaşların kaçırmamasını şiddetle tavsiye ederim! Aynı efsane kadroyu albümün ilk klip çalışması olan “Sonsuz” şarkısının klibinde görmekte ayrı bir mutluluk olacak bizler için. İyi ki Pentagram var, iyi ki Pentagram’ı dinleyen bizler varız! Değil 30 sene 300 sene geçse gene bıkmadan dinleyeceğimize hiç şüphem yok, daha nice nice 30 senelere diyor ve albümde emeği geçen herkesin eline, ağzına, yüreğine ve emeğine sağlık diyorum. İyi ki varsınız, iyi ki bu müziği yapıyorsunuz ve bizlere sunuyorsunuz, siz hep müzik yapın, biz hep dinleyelim! Nice albümlere, nice konserlere, hepinizi çok seviyorum ve hepinize ayrı ayrı saygılarımı sunuyorum.
Başka bir yazıda görüşmek üzere hoşçakalın.