Yazıya nasıl başlayacağımı bilemedim açıkcası, Adanaspor’a gönül vermiş insanlar olarak o gün o stadda yaşadıklarımızı anlatacak kelime yoktur herhalde, sadece ve sadece orada o anı yaşayanlar anlar neler hissettiğimi(zi), tv başında izlemekle falan anlaşılamayacak kadar farklı, çok farklı bir histi o tribünde yaşananlar…
ADANASPOR, ADANA şehrini en iyi temsil eden takımdır hiç şüphesiz, bunu Adanaspor’lu olduğum için değil, gerçekten öyle olduğu için söylüyorum. Şimdi çıkıp da bazıları diyebilir, nerden vardın o kanıya diye, açıklayayım; Adanaspor adı üstünde Adana şehrinin kulübü, bizimle maç yapacak olan her takımın taraftarına bu hafta kiminle maç yapıyorsunuz diye sorulduğunda ADANA diye cevap verirler hep. Adanaspor adından ziyade renkleri ve armasıyla da tamamen bir Adana takımı olduğunu kanıtlıyor zaten.
Turuncu ve Beyaz; Turuncu rengi hepinizin de tahmin edebileceği gibi Portakal’dan Turunç’dan genel anlamıyla narenciyeden gelir, Adana narenciye ürünleri ile meşhurdur zaten… Gelelim Adanaspor’umuzun bir diğer rengi olan Beyaz‘a, bunu da bilmeyen yoktur herhalde diye tahmin ediyorum, Çukurova pamuk yuvasıdır, Narenciye gibi pamuk da Adana’nın simgelerindendir. Bildiğiniz gibi bu şehir de iki takım var hatta başta ben ve en yakın Adanaspor’lu arkadaşım olmak üzere birçoğumuzun ailesinde şehrin diğer takımı olan Ads’yi tutan babamız, amcamız, akrabamız, eşimiz, dostumuz var. Onların ki de ayrı bir sevda bir şey diyemem tabi ama ben dışardan objektif olarak baktığımda Adana’yı en iyi yansıtan takımı sevdim ki birçok insanda böyle yapar diye düşünüyorum, eğer bir klüp bir şehri temsil edecekse her şeyiyle temsil etmeli, adıyla, renkleriyle, armasıyla ve tarihiyle!
Bu arada Ads demişken, insanların birbirine zarar verecek derecede düşmanlık beslemesini de hiç anlamıyorum, tamam rekabet var, hepimiz birbirimize takılıyoruz ama, düşmanlık yapmak doğru değil. Olgun davranmak her zaman iyidir, hepimiz insanız sonuçta.
Adanaspor’un sezon boyu aldığı sonuçlar pek iç açıcı değildi hepimizin de bildiği gibi, hatta başta ben olmak üzere birçok insan umudunu kaybetmiştir diye düşünüyorum arka arkaya gelen kötü sonuçların ardından. Alt yapımızın önemli ismi Eyüp Arın hocamız takımın başına getirildiğinde yine bir türlü işler yolunda gitmemişti, tabi bu durum Eyüp hocamıza olan sevgimizi ve desteğimizi asla azaltmadı, Eyüp hocanın bu takıma altyapıdan kazandırdıklarını Adanasporlular olarak gayet iyi biliyoruz. İşte bence asıl kilit nokta burada başlıyor, altyapı!
Hepimizin bildiği gibi kadromuzun büyük bir çoğunluğu Adanalı hemşehrilerimizden oluşuyor ve o kadar genç isimler var ki bu yetenekli oyuncuların içinde Adanaspor’un ligin en genç ikinci takımı ünvanını almasını sağlıyor. Burdan sadece Adana halkının değil, bütün futbol severlerin çıkarması gereken bir şey daha var! Takım olmak ve yüreğini ortaya koyarak oynamak! Neyin var neyin yoksa sahada hepsini ortaya koymak, terlettiğin formanın hakkını verebilmek, sevenlerini, taraftarını üzmemek, başını öne eğdirmemek, para için değil, başarı için mücadele etmek! Para kazanılır ama bu sevgi, bu ilgi kolay kazanılmaz, her kula nasip olmaz! O yüzden Adanaspor’lu futbolcularımızın her biri kolay kolay kimsenin kazanamayacağı bir sevgi kazandı sadece bizlerden yani Adanaspor taraftarından değil, birçok Adanalı’dan ve Adanalı olmasa da Adanalıymış gibi yaşayan insanlarında sevgisini kazandı.
Yabancı oyuncularımızın da emeğini dile getirmeden geçmek olmaz…
Nduka, Didi, Magaye, Uche ve Adanaspor’umuza şampiyonluğu getiren o golü atıp Adanaspor’un tarihine geçen Renan! Hepsinin emeği en az Adanalı hemşehrilerimiz kadar çok, onlarda bu büyük sevgiye mazhar olanlardan, terlettikleri formanın hakkını verenlerden, burdan hepsine tek tek teşekkür ederim, bu teşekkürü bir borç bilirim. Aldıkları her kuruş, analarının ak sütü gibi helaldir, hepsi alnından öpülesi, ayakta alkışlanası futbolcular, her şeyden önce yüreklerini ortaya koydukları için bunu fazlasıyla hak ediyorlar!
Gelelim Engin hocaya, Engin İpekoğlu göreve geldiğinde; “takım küme düşmesin yeter hocam” denilirken şimdi o küme düşmesin denilen takım ŞAMPİYON oldu! Hem de bitime 3 hafta kala! Engin hoca bir tek geldiği hafta maç kaybetti, ondan sonra yenilgi yüzü nedir görmedi! Avrupa’da sayılı takım var uzun süre yenilgi yüzü görmemiş, ADANASPOR’u da onların içine dahil etti Engin hocamız ve yürekli futbolcularımız… 21.11.2015’den beri yenilgi yüzü görmedi ADANASPOR’umuz!
Gelelim asıl konuya, şampiyonluk maçımız olan Gaziantep’de ki Gaziantep BŞB maçına…
Bütün renktaşlarımında bildiği gibi yine sorunlarla boğuşmak zorunda kaldık hepimiz, bilet konusunda sorun yaratmaları hiç hoş bir durum değildi, başka takımlara 5 TL‘ye satılan biletler bize gelince 20 TL‘ye satıldı! Kontenjan veremediği için üzgün olan Gaziantep BŞB başkanı, biletleri bizlere 4 katına satarak özür diledi(!) herhalde, ilk başta 1,600 bilet verildi ve yarım saatlik bir süre içinde tamamen bitti, ara ara sisteme girip de yakalayabilenler aldı o yarım saatlik sürede ama büyük bir kısmı ilk birkaç dakika da tükenmişti bile. Daha sonra yönetimimiz ve tribün büyüklerimizin büyük çabası ile 400 bilet daha satışa çıktı ek kontenjan olarak, biz de arkadaşımla o 400 biletten yararlandık da gidebildik zaten maça, bir çoğumuz bilgisayar başında sabahladık desem inanmaz belki birçoğunuz ama gerçekten de öyle oldu, kimimiz bir anlık bilgisayar başından kalkmamızla kaçırdık biletleri, kimimiz sistemin azizliğine uğradık, kimimiz de bakiye yetersizliğinden alamadık… Hatta daha sonra, olmadık bir zamanda, hepimiz Gaziantep yollarındayken 500 bilet daha satışa çıkarıldı, işe yaramadı mı? Elbet yaradı! Biletsiz olup da maça gelen kardeşlerimiz yararlandı ama yine de insanları bu kadar uğraştırmadan üzmeden verilmesi gerekirdi bu biletlerin!
Bilet konusunda yapılan büyük ayıptı! Şampiyonluk maçımız olduğunu bildikleri halde biletleri yüksek fiyata satmaları gerçekten büyük terbiyesizlikti ADANASPOR camiasına, kontenjan sorununa değinmiyorum bile! Hepimiz biliyoruz kontenjan sorununun nedenini de, aslında o sorunun çözülebileceğini de. Daha sonra biletlerin neden bu kadar pahalıya satıldığı da ortaya çıktı zaten, kendi taraftarlarını maça bedava alan yönetim, o biletlerin parasını da bizden çıkarmış!
ADANASPOR olarak alışkındık zaten önümüze çıkan zorluklara, destek olmaktan çok köstek olanlara, ayrımcılık yapanlara, üvey evlat muamelesi gösterenlere… Ama biz yine de herkese ve her şeye rağmen yolumuzdan dönmedik ve şampiyonluk ipini göğüsledik! Maçın henüz başında, 5. ve 11. dakikalarında yediğimiz iki gol ile sarsıldık, hatta ben umutsuzluğa çabuk kapılan bir insan olarak baya üzüldüm, hepimiz üzüldük tabi ama pes etmedik hiçbirimiz! Futbolcularımız saha da, biz tribün de neyimiz var neyimiz yoksa ortaya koyduk o gün o stadda! “TURBEYLER” grubumuzun lideri Refik Gül‘ün dediklerini hiç unutmuyorum; “Bırak maçı! 2 değil 3 yesek, 5 yesek ne olur? Maç bitmedi, ilk defa 2-0’dan maç çevirmiyoruz, bu maçı biz alacağız!” Refik abinin o an ki halini hiç unutmuyorum… İşte ne olduysa o andan sonra oldu zaten biraz da, “Senin canın sağ olsun!” tezahüratımızın ardından tam gaz desteğe devam ettik ve çok sürmeden gol geldi! Dakikalar 42’yi gösterirken Renan ceza sahasında ki karambolde topu ağlara gönderdi, işte o an maçın kaderi değişti! ilk yarı 2-1 bitti, geride bitirdik ama her şey yeni başlıyordu…
İkinci yarı başladığında daha bir umutluyduk hepimiz, bu maç bizim olacaktı, biliyorduk! İkinci yarının ilk düdüğü çaldıktan sonra 15 dakika kadar karşılıklı ataklar izledik, üstünlüğün bizde olduğu ataklar, dakikalar 54’ü gösterdiğinde Tevfik Altındağ’ın asistiyle Uche Kalu topu ağlara göndermiş ve ADANASPOR’umuz 2-0 geriye düştüğü maçta beraberliği yakalamayı başarmıştı!
Daha sonra 90+5’e kadar geçen süreye resmen yürek dayanmazdı, ardı ardına yaptığımız ataklar bir türlü gol olmak bilmiyordu, ta ki maçın son dakikasında ki son atağımıza kadar… 2,500 kişi tribünde 11 kişi sahada ve sayısını bilmediğim kadar yöneticimiz, kulübe’de ki yedek oyuncularımız, tv başında maçı izleyen taraftarlarımız ve izleyemeyip de yüreği bizle olan herkesin tek isteği olan galibiyet golü sonunda geliyordu! Sağ kanattaki Uche’ye atılan uzun topu alarak kaleciyle karşı karşıya kalan Uche Kalu, Gaziantep BŞB kalecisi Adam’ın müdahalesi ile yerde kalmış ve ADANASPOR’umuz penaltı kazanmıştı. Topun başında Renan vardı, ADANASPOR’umuza şampiyonluğu getirecek olan golü atmaya hazırlanıyordu, o an tribün de yaşadıklarım(ız) daha önce yaşadığım hiçbir şeye benzemiyordu, stres, heyecan, gerilim, her şey vardı çünkü o golün sonunda şampiyonluk vardı!
Kaleciyi çaresiz bırakan bir vuruş yapan Renan, sol köşeden topu ağlara gönderdi ve ADANASPOR 2-0 geriden geldiği maçta Gaziantep BŞB deplesmanından 3-2 galip ayrılmış ve ŞAMPİYONLUK biletini cebine koymuştu!
PTT 1. Lig 2015-2016 Şampiyonu ADANASPOR‘du ve biz o golden sonra tribünde adeta sevinçten çıldırıyorduk! Hiç tanımadığımız insanlarla sarılıyor, GOOOOOOLLLL diye boğazımız patlayana kadar bağırıyorduk, gözyaşlarımızı da tutamadık tabiki, o an o tribünde olup da ağlamayan insan olduğunu sanmıyorum, sevinç gözyaşları bir başka oluyor… 🙂
Daha sonra golün hemen ardından yedek kulübemiz gibi biz de tribünden fırladık sahaya, bize şampiyonluk yolunda büyük katkı koyan teknik adam Engin hoca omuzlardaydı, Canberk Dilaver‘in de omuzlarda gezdiğini gördüm, kimimiz kalecimiz Hayrullah Akyüz‘e sarılmış, kimimiz de sevinçten ne yapacağını bilemeyerek saha da ordan oraya koşturuyorduk, benim gibi 🙂
Tam olarak bilmiyorum ama tahmini olarak yarım saat, 45 dakika kadar tezahüratlarla çimler üzerinde sevincimizi yaşadık, şampiyonluğumuzu kutladık! Hepimizin senelerdir beklediği bir tabloydu bu, hele ki benim gibi tribün de pek eski olmayan gençlerin beklediği… İşte artık bitmişti, ADANASPOR‘umuz artık ŞAMPİYON olmuştu, süper lig’e yükselmiştik! İşte o an dedim ki, her şeye değdi, deplasman yolları zordur, tribün de 90 dakika susmayıp destek vermekte, bilen bilir… Maç sonu yaşadıklarımız her şeye değmişti, çektiğimiz bütün zorluklara da, yaşadığımız bütün üzüntülere de…
O gün orda kazandığımız zafer, bizim için sadece bir ŞAMPİYONLUK değil, “biz burdayız!” deme şekliydi! Bizi yok sayanlara, üvey evlat muamelesi yapanlara, bir gün olsun destek vermeyenlere, destek olmaktan ziyade köstek olanlara karşı kazandığımız bir zaferdi! ADANASPOR’un ADANASPORLU’ların kim olduğunu herkese ve her şeye kanıtlamıştık o gün o galibiyetle. Kuduranlar olmuş elbette, onlara diyecek bir şeyim yok, centilmenlikle tebrik edenlere de saygım çok! Hep söylediğimiz gibi Abdi ağalara karşı İnce Memed ruhuyduk! Kapanıpta gelmiştik biz bu günlere, and etmiştik dönecektik süper lige ve döndükte!
Son olarak futbolcularımıza, başkanımıza, yönetimimize, taraftarlarımıza ve Adanaspor’a desteği olanların yanı sıra tribün büyüklerimize de teşekkür etmeden geçmek olmaz, onların hepimizden çok hakkı var bu şampiyonlukta, her ne kadar mütevazı insanlar olsalar da, bu gerçek değişmeyecek. Başta tribün liderimiz Refik Gül olmak üzere, İbrahim Örgen‘e (İbo dayı‘ya), taaa Almanya’lardan bu takım için uğraşan Yıldıray Reyhanıoğlu‘na, Adanaspor basketbol takımı başkanı olduğu halde futbol takımımız için de mücadele veren başkanımız Tevriz Dura‘ya, TURBEYLER grubuna, DİŞİ KAPLANLAR‘ımıza, beraber deplasmana gittiğimiz kardeşim gibi sevdiğim Cemil Eroğlu‘na, Ozan abiye ve arkadaşlarına ve adını sayamayacağım kadar çok olan, emeği geçen herkese teşekkürler. Emeğinize, yüreğinize sağlık!
Ne demiştik? “Siz hepiniz, biz ADANASPOR!” 😉
Not: Meraklılarına Gaziantep yolculuğumuzdan ufak bir görüntü, izlemenizi tavsiye ederim renktaşlarım! 🙂